Yaşayana Hayatı Zindan Eden Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Genetik mi?

Obsesyon olarak adlandırılan, takıntılı bir şekilde düşünmek; çağımızın hastalığı hâline geldi. Kompulsiyon ise bu takıntının yinelenmesi anlamına geliyor.

OKB ile ilgili merak edilen bir konu daha var: Genetik mi?

Kişinin isteği dışında akla gelen takıntılı düşünceler silsilesine OKB deniyor.

Bu, elbette aklınıza gelen her düşünce ve endişe için geçerli değil. Bu durumun artık sık sık tekrarlanarak sizi rahatsız edici bir boyuta sürüklemesi, içinizde sürekli bir kuşku ve endişe ile dolaşmanız, bu rahatsızlığın olduğu anlamına geliyor.

OKB’nin en önemli özelliği ise sürekli yinelenen bir durum olması. Yani birkaç kötü düşünce aklınıza girdiği için bu rahatsızlığa sahip olmuş olmuyorsunuz. Eğer böyle bir durum içindeyseniz, en yakın uzmandan bir destek almakta fayda olduğunu belirtmemizde fayda var.

Her 100 kişinin 2-3’ünde görülen OKB, genetik özellik taşıyor mu?

Özellikle ergenlikte başlayan, 20-30’lu yaşlarda sıkça görülen OKB, kadınlarda daha sık görülüyor. Aile ve ikiz çalışmaları, OKB’nin aile içinde daha yüksek oranda görüldüğünü ve genetik geçiş olasılığını destekliyor. OKB vakalarının genetik yatkınlıkla daha fazla bağlantılı olduğu da vurgulanıyor.

Genetik geçişe dair kanıtlar olmasına rağmen tek bir genetik modelle açıklamak ise oldukça zor. Moleküler genetik çalışmalar, serotonin ve dopamin gibi nörotransmitter sistemleriyle OKB arasındaki ilişkiyi araştırsa da kesin bir genetik mekanizma tespit edilememiştir.

Çevresel faktörler de etkili.

OKB’nin sadece genetik değil; çevresel faktörlerle de şekillendiği biliniyor. Tek yumurta ikizlerinde %100 eş hastalanma oranı olmaması, çevresel etkenlerin de hastalığın fenotipik ifadesinde rol oynadığını gösteren önemli bir bulgu.

Aile çalışmalarında, OKB hastalarının birinci derece akrabalarında OKB ve diğer psikiyatrik bozuklukların genel nüfusa göre daha yüksek oranlarda görülüyor. İkiz çalışmaları da genetik yatkınlık olasılığını destekliyor.

Sonuç olarak uzmanlar, OKB’nin genetik bir yatkınlıkla ilişkili olduğunu söylese de çevresel ve kişisel faktörler de bu rahatsızlığın oluşmasında oldukça büyük bir etken.

Kaynaklar: PCP, Toronto Üniversitesi

İlginizi çekebilir:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir