Fatma KAYTEZ
Temeli 1919 yılında protez ortez üretimiyle atılan Kifidis, bugün binin üzerinde ürünü tüketicisiyle buluşturan bir marka haline geldi. Adını bel kamburluğunun tıp dilindeki ismi Kifosis’ten alan ve Yüzyıllık Markalar Derneği üyesi de olan marka, Türkiye genelinde 14 mağazasıyla hizmet veriyor.
“Kendine kullanmayacağın ürünü başkasına satma”, “Kaliteden ödün verme etik ol” sloganlarını benimseyen ve sektörde birçok ilke imza atan markanın ürünleri yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında da tercih ediliyor. Marka, ürünlerini Fransa, İtalya Amerika, Yunanistan, Libya, Dubai, İsveç, İspanya ve Belçika’ya gönderiyor.
Kifidis’in üçüncü kuşak yöneticisi Laki Vasiliadis ve dördüncü kuşak yöneticisi Viron Vasiliadis ile markanın kuruluşunu, gelişimini ve bir markanın uzun yıllar ayakta kalabilmesinin sırlarını konuştuk.
Laki Bey, öncelikle sizden Kifidis’in temelinin nerede nasıl atıldığını dinlemek isteriz?
Laki Vasiliadis: Kifidis’in hikayesi bundan 104 yıl önce başlar. Bu hikayenin kahramanı Fransız tren işletmesinde baş teknisyen Tanaş Kifidis’dir. Demir yolları devletleştirilmiştir ve yeni iş arayışları başlar. Zamanın cerrahlarından Dr. Gurneos önerisi ile Almanya’da protez ortez mesleğini öğrenir. İstanbul’a dönüşünde bu hoca ile birlikte çalışmalara devam eder. Bu beraberlik birkaç yıl sürer. Kifidis, sonrasında kendi işyerini kurmaya karar verir. 1919’da Kifidis’in ilk temelleri atılır. Hastane bölgesi Cerrahpaşa ve Çapa’dır bu yüzden atölye Çemberlitaş’ta kurulur.
Markanın adı nereden geliyor? Marka kurulduktan sonra günümüze kadar nasıl bir gelişim gösterdi?
Laki Vasiliadis: Kifidis markasının kelime anlamı bel kamburluğunun tıp dilindeki adı Kifosis’ten alınmıştır.(Kifozite) Daha sonra ailenin soyadı olarak da kullanılmıştır. Aslında ilk kuruluş adı Türk Ortopedi idi. Kurucu Tanaş Kifidis’in iki oğlu da İstanbul’daki Alman Lisesinden mezun olduklarından, protez eğitimlerini de Almanya’da almışlardır. 30’lu yıllarda Andre Kifidis Modern Ortopedi”yi (Beyoğlu Yeni Melek) sinemasının yanında açarak, aileden ayrı çalışmaya başlar. Andre Kifidis 1955’te 6-7 Eylül olaylarından etkilenmiş, mağaza ve atölyesi tahrip edilince, Paris’e göç kararı almıştır. Fransa’da Ortho Static firmasını kurar. Hristo Kifidis de 1970’lerde işi üçüncü nesilden oğlu Tanaş Kifidis’e teslim eder. Tanaş, benim ablam ile evlendi. O dönemde ben Paris’te okuyordum. İlerleyen dönemde şirketi güçlendirmek için Tanaş, benden destek istedi. Aslında hayalim gazetecilikti. Ama kendisini kıramadım. Türkiye’ye geldim. Tanaş, beni işin başına getirdi. Artık ortopedi teknikeri olmuştum. Böylelikle firmada reformların yaşandığı yeni bir dönem de başladı. Hayalim, ısmarlama kişiye özel üretimi hazır satışa dönüştürmek ve büyük kitlelere ulaştırmaktı. Hayalimde oldu. Türkiye’de üretilmeyen ürünlerin de temsilciliğini aldık. Dr. Gibaud, Birkenstock, Bauerfind, Camp, British Petrol ürünü plastazote ve evazot gibi ürünleri Türk tüketici ile tanıştırdık.
Kifidis’te şu anda kaçıncı kuşak yöneticiler var?
Laki Vasiliadis: Oğlum Viron Vasiliadis İngiltere’de işletme tahsili görüp dördüncü kuşak olarak başarıyla firmayı temsil etmektedir.
Üretim yeriniz nerede? Kaç mağazanız bulunuyor?
Laki Vasiliadis: Kifidis’in İzmir’deki fabrikasında çocuk ayakkabıları yetişkinler için mantar tabanlı sandaletler, bayan ayakkabıları ve terlikler üretilmektedir. İstanbul’daki atölyelerinde farklı ürünlerin üretimi yapılmaktadır. Ayak sağlığı ürünlerinde lider kuruluştur. Bugün 14 mağaza ile Türkiye genelinde hizmet vermektedir.
Ürün yelpazeniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Laki Vasiliadis: Kifidis’te binden fazla ürün çeşidi bulunmaktadır. Ayakkabı, terlik, sandalet, sabo, varis çorabı, diabetik çorap, tabanlık boyunluk, korse, dizlik çeşitleri, silikon ürünler, ödem çözücü cihazlar, göğüs protezi için sutyen ve mayolar.
Yurtdışı satışlarınızdan bahseder misiniz?
Laki Vasiliadis: Üretilen ayakkabıların önemli bir bölümü ihraç edilmektedir. İhraç ettiğimiz ülkeler arasında Fransa, İtalya Amerika, Yunanistan, Libya, Dubai, İsveç, İspanya, Belçika’yı sayabiliriz. Ayakkabıların çocuk ayakkabılarıyla terliklerin yüzde 80’ini, sağlık malzemelerinin ise yüzde 20’sini ihraç ediyoruz.
“Bir markanın en önemli sermayesi itibardır”
Viron Bey, babanızdan markanın kuruluşunu şu ana kadar olan gelişim sürecini dinledik. Köklü bir marka olmak 104 yılı geride bırakmak hiç kolay değil. Sizce uzun soluklu marka olmanın altında yatan sır nedir?
Viron Vasiliadis: Açıkçası günümüzde artan rekabet şartları ile markanın ömürlerinin daha da kısalması şaşırtıcı olmaz. Bir markanın ömrünün uzun süreli olması için benimsediği değerler ve bu değerlerin nesilden nesile aktarılması gerekiyor. Markamızın bugüne kadar gelmesinin birçok nedeni var ama benim aklıma gelen ilk üç önemli faktörden ilki etik iş yapmaktır. Çünkü bir markanın en önemli sermayesi öncelikle itibardır. İkinci faktör ise sunduğumuz ürün ve hizmette kalitemizi korumamızdır. Yıllar içinde yaptığımız işin konusu çeşitlense de markamızın müşterilerine sunduğu ürünlerin kalitesi her zaman beklentiyi karşılamıştır.
Son olarak ise çağın şartlarına ayak uydurmamızın, zamanla evrim geçirerek yaptığımız işlere markamız ile imza atmamızın biz bu noktaya getirdiğine inanıyorum. Marka mirasımız, köklü geçmişimizi temsil eder. Bugünün dünyasına, geçmişin değerlerini de taşıyarak trendlere ve yeniliklere uyum sağlayan bir kültürdür. Geçmişte elde ettiğimiz değerler, müşteri memnuniyetine ve kaliteye verdiğimiz önem ile bugünün ve yarının ihtiyaçlarını geliştirmemize ışık tutuyor. Tarihimizden aldığımız ilhamla, devam eden başarı ve sadakatimizi gelecek nesillere taşıma sorumluluğunu da veriyor.
Bir markanın uzun yıllar ayakta kalabilmesi için neye ihtiyaç var?
Viron Vasiliadis: Markaların uzun ömürlü olması için ülkemizde sürdürülebilir bir ekosistem ve uygun koşulların oluşturulması için çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu çalışmalar için öncelikle şeffaf ve adil bir düzen sağlanması lazım. Çevre ve doğal kaynakların korunması ve denetim mekanizmaları kurulmalıdır. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarıyla son kullanıcıların sürdürülebilir ürünlere yönelmesi teşvik edilebilir, Ar-Ge çalışmalarına ve yeniliklere yatırım yapılarak, teşvikler artırılarak markalar yönlendirilmelidir. Özellikle de belirli bir büyüklüğü aşmış ölçekteki markalar için ekosistemin sürdürülebilirliği ve insanlığa faydanın bir öncelik haline getirilmesi sağlanmalıdır.
“Köklü şirketler prestij ve ticaret kültürünün gücünü sembolize eder”
Markanın dördüncü kuşak yöneticisi Viron Vasiliadis, “Köklü marka olmak neden önemli?” sorumuzu şöyle yanıtladı: “Köklü markalar yıllar boyunca ürettiği ürünler ve hizmetlerle insanların güvenini kazanmış, sektörde öncü konuma gelmiş şirketlerdir. Bu yüzden markaların tarihçesi, ürettikleri ürünleri ve müşterilerinde bıraktığı iz ekonomik ve kültürel açıdan önemlidir. Aynı zamanda bu markaların korunmasının, ülkelerin ticaret alanındaki karlılık ve rekabet gücünü de artırdığına inanıyorum. Ülkemizin bulunduğu coğrafya nedeniyle çok önemli bir yeri var. Tarihinin en önemli ticaret yollarının üzerinde, birçok medeniyetin yaşadığı topraklarda günümüze kadar ulaşmış daha fazla köklü markanın olmasını isterdim.
Avrupa’da ve Asya’da 1000 yıllık geçmişi olan şirketler varken ülkemizde neden olmasın. Karşılaştırma yapmak her ne kadar doğru olmasa da bunun sebeplerini araştırıp öğrenmenin ülkemizdeki köklü şirketleri korumanın yolu olduğuna inanıyorum. Geriye dönüp keşke demenin elbette bir faydası yok, ileriyi düşünmeli ve markalarımızı korumanın ve devam ettirmenin yolarını anlatmalıyız. Çünkü Türk şirketlerinin dünya genelinde daha iyi bir pozisyon edinmesi için köklü şirketler prestij ve ticaret kültürünün gücünü sembolize eder.”
“Kendine kullanmayacağın ürünü başkasına satma”
Kifidis’in sektöre kazandırdığı ilklere değinen markanın üçüncü kuşak yöneticisi Laki Vasiliadis, ilkleriyle ilgili şunları anlattı “Markamızın yenilikleri ve ilkleri vardır. Getirdiği lenf ödem çözücü cihazı bazı kesim doktorlarının tepkisi ile karşılaşır. Basınca göre kullanılan varis çorabını kabul ettirmesi iki yılını alır. İlk adım ayakkabısının isim babası olur ve eldiven kıvamındaki ilk adım ayakkabısı baby bot’u ithal eder. Daha sonra imalatını gerçekleştirir. Eczane ve Medikal shop’lar da Kifidis ekolü başlar. Kifidis’in sloganı da; “Kendine kullanmayacağın ürünü başkasına satma”. “Kaliteden ödün verme etik ol”dur.”